Resim













































Mercedes’in ilk elektrikli G-Class modeli EQG, silikon anotlu yeni nesil batarya sayesinde ağırlığı düşürürken uzun menzil de sağlayacak.

Geçen yıl Münih fuarında konsept olarak tanıtılan Mercedes EQG, batarya teknolojisiyle sektörde çığır açacak. Autocar‘ın haberine göre elektrikli G-Class otomobil, silikon anotlu yeni nesil lityum iyon bataryanın kullanıldığı ilk Mercedes olacak. Bu sayede batarya ağırlığı düşecek ve EQG’nin daha uzun menzil sunması sağlanacak.

Sila Nanotechnologies ile birlikte geliştirilen pil hücresi, anotunda yüksek silikon bulunduruyor ve böylece batarya paketinin hacimsel enerji yoğunluğunu 800 Wh/litre seviyesine çıkarabiliyor. Mevcut pillerde bu yoğunluk değeri 300-450 Wh/l civarında seyrediyor. Mercedes’in EQXX konseptinde kullandığı batarya, 495 kg ağırlığa 100 kWh enerji depolamış ve bunu hacimsel olarak çok daha küçük formda gerçekleştirebilmişti.

Lityum iyon pillerin anotunda büyük oranda grafit kullanılıyor. Doğal veya sentetik grafitin en büyük imalatçısı olan Çin, pil sektörünü anot hammaddesi konusunda hakimiyeti altına almış durumda. Silikonun kapasite artırıcı olarak nano teller veya parçacıklar şeklinde anota eklenmesi, piyasada sıklıkla başvurulan bir uygulama. Fakat silikon değerinin daha yüksek olduğu anotun henüz araçlarda kullanıldığına şahit olmamıştık.

Bunun en büyük nedeni ise, şarj/deşarj döngüsünde silikonun ciddi şekilde hacminin artması ve pilin hücre yapısının zarar görmesi. Uzun ömürlü silikon anotlu pil hedefine geliştirdiği nano teknoloji ile ulaştığını iddia eden ABD merkezli Sila Nanotechnologies ise, Mercedes ortaklığı sayesinde yakında resmen sektörde yerini almış olacak.




Resim






























































































































































































































































































































































































































































































































11.08.2022 tarihinde yayınlanan yeni lisanssız yönetmeliği ile birlikte EPDK net bir şekilde lisanssız üretimin mottosu olan ‘tükettiğin kadar üret’ anlayışını vurgulamış oldu. Fakat bu karar ile bugüne kadar zarar gören kesime bir ödül olmadığı gibi(OSB’deki sanayiciler) bugünden sonra zarar görecek bir kesim(karar öncesi tüketmeyip maksimum hakkı kadar GES kuranlar) ortaya çıktı.

Öncelikle OSB’deki sanayicileri değerlendirmek istiyorum ki bu kesim EPDK’nın ısrarla vurguladığı ‘Gerçek Elektrik Tüketicileri’. Çünkü bu süreçte en çok haksızlığa uğrayan kesim bence onlar oldu. Belirli avantajlar elde edebilmek için OSB’yi tercih eden sanayiciler bir dönem mübalağa da etseler keşke dışarıda kursaydık fabrikayı dediler. OSB dışına GES kuramadıkları bu dönemde GES yatırım maliyetleri uçtu, şu an ekipmanların bir çoğunda arz sıkıntısı mevcut, öz kaynak ile yatırımı yapmaya neredeyse mahkumlar vs. Gerçek sanayici için GES yatırım değil, yatırıma destektir fakat bu destek onlar için cebimizde tuttuğumuz TL gibi eridi gitti. Geçmişi irdelemediğimizde ise bu kesime OSB dışında GES kurma hakkı tanınması hem GES sektörünün hem de sanayinin gelişimi için oldukça önemli bir kilometre taşı.

Gelelim sayacı olup da elektrik tüketmeyen kesime. Nasıl 1 ampule 1 MW furyası bir fırsattıysa bu kesim için de ellerindeki sayaç bu fırsatı oluşturdu. Ama bir sanayici düşünün ki sanayi kolunu belirlemiş ve fabrikasını GES’e uygun inşa etmiş. Üretim için kullanacağı makine parkurunu da planlamış fakat ilk olarak binanın ve çatısının inşaatını tamamen bitirmek istemiş. Sonra da global sebeplerden makine parkurunu ilk yıl içinde alamamış. Bu senaryoda bir fırsatçılık var mıdır? Bence yoktur. Hadi diyelim var. Mevzuata göre iş yaptığı için biz kişi cezalandırılabilir mi? Bu soruları konunun uzmanları cevaplar diyerek geçelim mühendislik tarafına. Eski yönetmelik ve yeni yönetmelik bazında karşılaşılan finansal senaryolar aşağıdaki gibi oluşuyor.

%8USD faiz oranı, 8 yıl vade, %25 öz sermaye, 800kUSD/MWp capex, %100 KDV
%8USD faiz oranı, 8 yıl vade, %25 öz sermaye, 800kUSD/MWp capex, %100 KDV

Mağdur olan kesim 4. senaryoya sahip olanlar. Kasanın nakit pozitife geçme süresi 2 kat artıyor. Kasa kredi ödeme döneminden 2 yıl sonra artıya geçiyor. Mağduriyetin faturası oldukça büyük.

Yine de ‘öztüketim’ için oluşturulan bu mevzuatın fıtratı dışında yatırım yapılmasını çok tehlikeli bulan hatta yatırım olarak masaya bile yatırmayı düşünmeyen iş insanlarını örnek almaya devam edeceğim. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı kararına karşı çok kısa sürede kurul kararı çıktığına da ilk defa şahit oldum. Ya hala yaşım tutmuyor ya da gerçekten bazı şeyler değişiyor.

Bu mağduriyeti görmezden geldiğimizde tüketene ve sektöre sağladığı faydalara değinirsek;

  • Kapasiteler gerçek tüketicilere gidecek. Bu aynı zamanda dağıtım hattı yatırımlarını daha mantıklı hale gelecek.
  • Artık üretim tesisini tüketimin bağlı olduğu EDAŞ sahasında yapma zorunluluğu yok. Yani İstanbul gibi arazinin çok değerli olduğu bir bölgede bulunan tüketim tesisiniz için Türkiye sınırları içerisinde bulduğunuz uygun bir araziye üretim tesisi kurabilirsiniz. Ek olarak, aynı tüzel kişiliğe bağlı sayaçlarınızı birleştirerek tek bir üretim tesisi kurabilirsiniz.
  • Gerçek tüketiciler elektriğe yapılacak zamlara aldırış etmeyecekler. Hatta elektriği öz kaynak olarak kullanmaya başlayacaklar.
  • Biraz olsun panel başta olmak üzere ekipman bulmak kolaylaşacak.
  • Daha verimli santraller ile kurulu güç artacak.

Sonuç olarak sektöre fayda sağlayacağını düşündüğüm değişiklikler yapıldı. Elektriğe ciddi bir zam yapılacağını öngörüyorum. Bu zam sonrası üretilen her elektriğin değeri artacaktır. Başlıkta elektrik için sanal para benzetmem de bu sebeple. Düşünün ki tüketiminizi karşılıyorsunuz, bir o kadarını da satıyorsunuz ama hala üretim fazlası oluşuyor. Sanayici bunu öz sermaye olarak düşünerek yeni makineler alabilir, işini geliştirebilir, yeni projeleri devreye sokabilir. Kısacası ürettiği elektriği varlık haline dönüştürerek yeni işler kurabilir veya amortisman sürelerini kısaltabilir. Bunun ülke refah seviyesine olumlu bir yansıması da olur.

Peki hiç mi eksisi olmayacak? Bence olacak. Enerji verimliliği bir süre rafa kalkar:) Zaten fazla üretiyorum ben de yakarım gece lambayı(lamba çok iyimser bir örnek) bir o kadar da şebekeye satarım diyen olmayacak mı? Üzülerek söylüyorum, bence olacak:)



Resim







































Temsa ve Aselsan tarafından geliştirilen şehir içi ulaşım için elektrikli otobüslerin test sürüşleri başladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi, filosuna 25 adet elektrikli motosiklet, 30 adet e-scooter ve iki adet elektrikli otobüs eklediklerini duyurdu.


 

Alt Kategoriler

Yorumlarınız Facebook Sayfamızda Yayınlanmaktadır facebook.com/pamsolarenerji